HALİM HAL DEĞİL


1003295_10151543438383159_1012966005_n

Belki daha öncede yazdım, belki benzer haldeyim, belki, belki belki…diye uzatabilirim fakat ben benzer hallerin bir değişik halindeyim. İsteksiz, yorgun, bezgin, ağrıyan yerleri olan ama onları tam tanımlamayan, güne ite kaka başlayıp sürünerek tamamlayan, yatmak uyumak isterken sıcaktan yatağın bedenine yapışmasından bunalan, kapı ve telefon çalmasın aman kimse aramasın diye bucak bucak kaçan, yeme içmeyi abur cubura bağlayan, en basit işleri bile masa üstü evrakı gibi üst üste yığan, kaçıp kurtulmak, kaybolmak isterken ayakları dolaşan, “hayatı seviyorum derken” kendinden şüpheye düşen, pozitif enerjisini verip yerine bir şey almak istemeyen… böyle böyle uzatılıp gidecek sebeplere bağlı bir haldeyim.

Hem sebebim yok, hem de sebebim çok. Sebeplerden sebep beğenmezim. Huyumu biliyorum, teşhis koysam çözümü bulucam da askıda kalmak, Uzaya uzaya sündürülmek ister gibiyim.Ne kimse benle ilgilensin ne de kimseye halimi arz etmek niyetim.Bir köşeye sığınıp saklanıp her şeye uzaktan bakmak “Kafkas Tebeşir Dairesi” nin dışında kalmak gibi bir şey dileğim.
Anne baba, koca baskısı yok. Mahallenin kine de kafa tutacak durumdayım, çocuklardan zaten korkmam, aç açık da değilim.Bunların altında ezilenlere göre özgür sayılabilirim. Amaaaa yine de iç daralmalarımın önüne geçemedim. Belki de benimki çokluktan oluşan bir kirlilik. Beynim, aklım beni yöneten algılarım yoğun bombardıman altında. Birine alışıp kabullenemeden yenisi geliyor. Çocuklar büyüyor, dünya sürprizler halinde gelişiyor, senelerime seneler ekleniyor, hiç bir şey eski haline dönemiyor.
İtiraf etmeliyim ki ben hemen öğrenen, şak diye kabul eden, her yeniliğe çabucak adapte olan biri değilim. İstesem olabilirim ama tuhaf bir şekilde direnmekteyim. Mesela telefon ve tabletle de olabilecekken illa ki de maillerimi masa üstünde yazmak isterim.
Düzeni tertibi severim, alışkanlıklara esir değilim ama her gün de durmadan değişsin istemem.Aslında aynı şeylerden çabucak da sıkılırım ben.Bir çelişki durumu da var yani 🙂
Özlüyorum; “Yirmi yaşına bir gelsem “, “okulu bitirip işe girsem”, ” Aşık olduğum çocukla evlensem”, “Bir kız bir oğlan çocuğum olsa”, “Kendi evim olsa”… bu kurulu cümleleri .Amaaa ben onları çoktaaaaaan geçtim. Üstüne emekli bile oldum 🙂

Aslında sıkıntı gelen günlerin geçen günlere hiiiiiiiiç benzememesi.Bizim kuşağın ömrünün yarısı rutine bağlı idi.Bir de baktık ki Y kuşağına gelmişiz. Alfabenin ortasında bile başlamış olsak bir çırpıda sondan bir önceki harfde bulduk kendimizi. Hatta son üç beş harfi çok süratli geçmiş bile olabiliriz.

Artık hazımsızlık mı, sindirimin uzaması mı bilemedim. Ama durumumu netleştirip sorunu yazarken çözdüm.
Görmek istediklerimizi aramakla zaman harcayacağımıza gördüklerimize uyum sağlamalıyız.Yeni ile eski birbirinin tam olarak tersi.Kıyaslayıp, hırpalanmak tansa bakıp anlayıp sevilecek yanlarını bulmakta yarar var.

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑